Yaklaşık bir sene önceydi, mutsuzluk paçalarımdan akarken, yüzüme taktığım eğreti hissizlik maskesiyle anneme gelmiştim, (bu saatlerde) bir öğleden sonra. Dışarıda zemheri olsa da onun evi daima sıcaktır. Isınmıştı içim ve gözlerim de. Gözlerim ısınınca dondurduğum göz yaşları eriyor maalesef.
O görmedi, ağlıyordum. Oysa o baştan beri biliyor, beni bilmesi için görmesi gerekmiyordu. Karar vermek zorundaydım artık, hatırlattı bakışlarıyla, 'tamam' dedim içimden 'artık bu işi halledicem'. Gülümsemiş olabilir, bana öyle gelmiş de olabilir.
Umduğum özünü, ortaya çıkartmak istemiştim o sıralar sevdiğim adamın ve herkese 'aslında o çok iyi biri' diyebilmekti sanırım amacım, 'yanlış değildi kararım bakın, ben hata yapmadım, mutluyum'. Bazen ne yaparsanız yapın karşınızdakine yardım edemiyorsunuz, umduğunuz şeylerde öyle umduğunuz gibi olmuyor. Ruhsal darp görme yolunda daireler çiziyordum son iki yıldır, son sürat. Nihayet kabullenmiş, kararımı vermiştim; artık ruhum için düz bir yol açıp kendime, sindire sindire tadını çıkarmalıyım manzaranın, gezi gibi olmalı bundan sonrası, sahil yolu gibi olmalı yol, ki ben denizi çok severim.
Ablamın bir sözü vicdanıma ışık tuttu, -ben hiç boşanmış bir mutsuz görmedim, alışır. Annem -daima arkandayım, dedi. Bu iki cümleyi duymak iyi hissettirmişti. O gün, dışarıda ehem buhur olsa da buz gibi olan o eve geri dönmedim, zemheride bile sıcacık olan bu evde kaldım.
Yaklaşık bir sene olmuş, düşününce uzun gibi, değil aslında. Ne kadar ömür biçildiğini bedenimize, kefeni yırtamadığımız zaman anlayacağız. Sürekli mutlu olmak mümkün değil fakat bir senenin değil her anın içini doldurarak yaşamak lazım, kimsenin de huzurumuzu elimizden almasına izin vermemek, çünkü kaç sene olursa olsun şüphesiz çok kısa ömür.
Evet ben yazmayı seviyorum. Doğru cümlelerin yanı sıra bir ton yanlış da yazdım kağıdıma, herkes gibi. Hatta bir yanlışı silmek için yanlış silgi kullandığım anlar da var, olsun varsın. Hala nefes alıyorum, ruhuma huzur serpiyorum, kendime yol açıyorum, bir mumcuk ta olsa ışık tutuyorum önüme, yürüyorum...
Kağıt kolay yırtılmaz bazen, önce yazacaksın, çizeceksin, karalayacaksın, olmayacak; yırtıp atacaksın. Boş beyaz bir sayfa gibisi yoktur...
çok duygulandım :( çok beğendim:)
YanıtlaSilHayatını altüst etmekten korkma; belki altı üstünden daha iyidir demiş biri. Biraz cesaretin,zekan, hele bi de annen varsa yaz yaz yırt vız gelir. Ama sen yazdıklarını yırtma çünkü çok güzel yazmışsın. Yolun açık olsun, yazdıklarını yırtma, mutsuzluktan yırt:))
YanıtlaSil